Materyalizm yalnızca maddenin gerçek olduğunu, madde ve maddenin değişimleri dışında hiçbir şeyin varolmadığını, varlığın madde cinsinden olduğunu öne süren görüş; yer kaplayan, girilmez, yaratılmamış ve yok edilemez, kendinden kaim olan, harekete yetili maddenin, evrenin biricik ya da temel bileşeni olduğunu savunan varlık anlayışdır.
Evrendeki tek tözün madde olduğunu, varlığın fiziki bir nitelik taşıdığını ve evrende tinsel bir tözün bulunmadığını öne süren görüş, ve indirgemeci bir öğreti olarak materyalizm yalnızca maddeye varlık yükler, zihin ya da ruba bağımlı bir gerçeklik ya da ikinci dereceden bir varlık verir veya ruhun hiçbir şekilde varolmadığını öne sürer. Gerçek dünyanın, halleri ve ilişkileri itibariyle değişen maddi şeylerden meydana geldiğini savunan maddecilik, maddi bir şey ya da nesneyi ise, sadece mekan ve zaman içinde olma, şekil, büyüklük, kütle, katılık, sıcaklık türünden fiziki özellikler sergileyen bir şey olarak tanımlar.
Materyalizm, buna göre, fiziki bilimlerin belli fenomen öbeklerini yalnızca fiziki koşullara yönelerek açıklama çabasında olan materyalist metodolojisinden de yararlanarak, realist bir bakış açısıyla, İnsan varlıklarına duyu deneyinde sunulan dünyanın, rasyonel bir biliş tarzının kendilerine erişemediği şeyleri gizleyen fenomenal bir fantezi olmayıp, temel gerçeklik olduğunu savunan, doğadan ayrı bir kendinde şeyler dünyasının, doğanın ötesinde, dinin, önsezilerimize ve duygularımıza müracaat eden, ama akıldan destek bulmayan geleneksel batıl inançlara başvurmak suretiyle varlığını bildirdiği türden doğaüstü bir dünyanın varolmadığını öne süren görüşe karşılık gelir.
Vahye ve vahye dayanan dine, geleneksel olarak kutsanan batıl inançlara, ciddi araştırma ve argümanlardan çok arzuların sonucu olan kanaatlere karşı olumsuz bir tavır takınan ve tinsel bir gerçeklik olarak Tanrı’nın hiçbir şekilde varolmadığını savunan bakış açısını ifade eden materyalizm, daha özel olarak da, 2- Değerler alanında maddi zenginlik ve refahın, bedensel tatminlerin ve duyumsal hazların İnsanın elde etmesi ya da ulaşması gereken en temel değerler olduğunu savunur. Söz konusu popüler anlamı içinde materyalizm, İnsan varlığında, kendisini hazcı bir kişisel çıkar ve madde duygusuyla harekete geçiren doğuştan bir psikolojik mekanizmanın bulunduğunu ifade eder.
3- Materyalizm, zihin-beden ilişkisi konusunda ise, genel olarak zihinsel ya da tinsel olan her şeyin, geçerli bir felsefi analizle maddeye indirgenebileceği görüşüne karşılık gelir. Bu çerçeve içinde, üç tür materyalizmden söz edilebilir: Bunlardan birincisi 3-a) zihni maddenin bir sıfatı, niteliği yapan sıfatsal materyalizm; 3-b) ikincisi, zihni ve zihinsel olanı maddenin ve maddi olanın bir etkisi ya da sonucu ,olarak yorumlayan nedensel materyalizm ve üçüncüsü de, 3-c) zihinsel süreçlerle olayları, özü itibariyle maddi süreç ve olaylar olarak gören eşitleyici materyalizmdir.
4- Kültürel alanda ise materyalizm, kültürün tarih içindeki üretim ve alımlanma koşullarından ayrılmaz olduğunu; politik anlamı bulunmayan hiçbir kültürel pratik bulunmadığını ve dolayısıyla kültürün bütünüyle politik olduğunu savunan görüşü tanımlar.
Felsefe tarihindeki farklı materyalist felsefelere öncelikle atomculuk örnek verilebilir. Buna göre İlkçağ felsefesinde sırasıyla Leukippos, Demokritos, Epiküros ve Lukretius tarafından savunulmuş olan atomculuk, evrenin bileşik cisimlerden, bu bileşik cisimlerin ise, maddenin en küçük bölünemez parçasına karşılık gelen atomlardan oluştuğunu, her şeyin atomların boşluk içindeki hareketleri sonucunda ortaya çıktığını öne süren, evrende mutlak bir nedenselliğin hüküm sürdüğünü kabul eden, İnsan ruhunun ince atomlardan meydana geldiğini, tanrıların bile cisimsel olduklarını söyleyen materyalist bir görüştür. Atomculuğu 17. yüzyılda yeniden canlandıran ve bilimsel bir teori olarak öne süren Gassendi, atomların, Demokritos gibi, büyüklük ve şekilleri, Epiküros gibi de, ağırlıkları olduklarını savunmuş ve buna ek olarak atomların katılık özelliğine sahip bulunduklarını söylemiştir. Gerçekliğin maddi bir yapıda olduğunu öne süren Gassendi, bir yandan da, atomların ezeli olmayıp, Tanrı tarafından yaratılmış olduklarını iddia etmiştir. Atomlar bir kez yaratıldıktan sonra, dünyayı meydana getirecek şekilde hareket içinde olmuşlardır.
Yalnızca mekanik değil, fakat aynı zamanda determinist bir materyalizmin savunucusu olan İngiliz filozofu Hobbes’un maddeciliğinin temel kategorileri zaman, mekan, hareket, nedensellik, cisim, nicelik, güç ve eylemdir. Maddenin atomlardan oluştuğunu öne süren Hobbes, 1- Yeryüzü ve yıldızlar türünden gözle görülebilir cisimler, 2- Yeryüzü ile yıldızlar arasındaki bütün mekana yayılan küçük atomlar türünden gözle görülemez cisimler ve 3- Evrenin geri kalanını dolduran ve hiç boş mekan bırakmayan akışkan eter türünden cisim olmak üzere, üç tür cisim olduğunu belirtmiştir.
Söz konusu İngiliz materyalizmine karşı Fransız maddeciliğinin en önemli temsilcisi olan P. B. Henri d’Holbach’ın materyalist sisteminin temel kategorileri ise, 1- madde, 2- hareket ve 3- nedenselliktir. Varolan her şeyin hareket halindeki maddeden meydana geldiğini belirten Holbach, maddenin özünün hareket ve eylem olduğunu öne sürmüş-tür. Maddenin sürekli hareketini açıklayabilmek için de, filozof, Yunanlıların eski dört öğe görüşünü canlandırmıştır. Cisimsel olmayan bir varlık düşüncesi Holbach’a göre anlamsız olduğundan, ruhun ve Tanrı’nın varoluşundan söz edilemez.
Alman materyalistlerine gelince... Diyalektik materyalizmi çok yoğun bir biçimde etkilemiş ve epistemolojik idealizme mutlak bir biçimde karşı çıkarak materyalist bir gerçeklik anlayışı benimsemiş olan L. A. Feuerbach ‘in mekanik materyalizminin temel tezleri şunlardır: 1 Bilginin nesneleri, bilen İnsan varlığından bağımsız bir varoluşa sahiptir. 2 Gerçekten varolan, buna göre, yalnızca hareket halindeki maddedir. 3 Bilgi duyularla başlar ve duyuların sonucudur. 4 Tinsel varlıkların ya da maddi olmayan varlıkların varoluşundan söz edilemez. 5 İdea ya da ideallerin varoluşundan söz edilemeyeceği gibi, bunların İnsanlık tarihinde belirleyici bir rolleri de yoktur.
Diğer bir materyalist Alman filozofu. olan L. Büchner, maddesiz güç, ve güçten yoksun madde olamayacağını iddia etmiştir. Enerjinin maddenin ayrılmaz, özsel bir özelliği olduğunu öne süren ve böylelikle elektromanyetik madde teorisinin doğuşuna katkı yapan Büchner, maddenin yaratılamaz ve yok edilemez olduğunu savunmuştur. Madde, geçirdiği tüm değişimlere karşın, Büchner’e göre, aynı kalır. Madde, zamanı ve mekan bakımından sınırsızdır; onun başı ve sonu yoktur. Öte yandan, bir biyolog filozof olan E. Haeckel’in birci ya da doğalcı maddeciliğinin temel kategorileri de töz, madde ve güç ya da enerjidir. Bunlardan töz ilk, madde de ikincil kategoridir. Buna göre, yer kaplayan madde ile hareket ettirici güç olan enerji, bir ve aynı tözün iki ayrı sıfatıdır.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder