Romantizm Nedir

Romantizm, Avrupa’nın 1790-1850 yılları arasındaki entelektüel yaşamının kimi temel yönlerini tanımlamak için kullanılan terim. Klasik Edebiyat akımına tepki olarak 18. yüzyılın sonlarında doğan ve


18. yüzyıl olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler

...Tümünü okumak için linke tıklayınız.Victor Hugo'yla birlikte büyük ün kazanan Romantizm, insanın yaratma özgürlüğü önündeki her şeye karşı durur. "En iyi kural, kuralsızlıktır" diyen romantikler, insanın duygularını, düş gücünü hayata geçirmesini ve insanı düzeltmenin toplumu düseltmekle olabileceğini savunurlar.



Romantizm akımı değişik ülkelerde değişik biçimlerde ortaya çıkmıştır.

Victor Hugo, Fransız yazar, ozan ve tiyatro yazarı (26 Şubat 1802 - 22 Mayıs 1885). 1802 yılında Fransa Besançon'da doğan Victor Hugo'nun babası bir generaldi. Çok genç yaşta şiir yazmaya başlayan Hugo, on beş yaşındayken Fransız Akademisi'nin şiir yarışmasında derece aldı.

...Tümünü okumak için linke tıklayınız.İngiliz edebiyatında daha çok şiirde kendini gösterir. İngiliz şiirinde kalın bir çizgide kendini gösteren romantizmin bu çizgideki ilk ismi

Millâttan önce ve Orta Çağ'da çeşitli kavimlerin devamlı istilâları karşısında kalan Britanya adalarının, uzun yüzyıllar tek bir dili olamamıştır. Ancak bu kavimler akınlarının durması ve zamanla birbiriyle ...

...Tümünü okumak için linke tıklayınız.William Wordsworth'tur. Tabiata karşı kutsal saygı düşüncesini benimser ve şiirlerinde doğayı yapmacıksız bir şekilde anlatır. Ayrıca

İngiliz şairi (Cockermouth, Cumberland 1770-Rydal Mount, Westmorland 1850). Cambridge'te okudu, sonra Fransa'ya gitti ve Fransız devrimcilerinin düşüncesini benimsedi. Para sıkıntısından İngiltere'ye dönmek zorunda kaldı.



İlk şiir kitaplarını (The Evening Walk Akşam Yürüyüşü; Descriptive Sketches) 1793'te yayımladı. 1797'de, Alfoxden'de (Somerset) arkadaşı Coleridge'in yanına yerleşti. İki şair birlikte The Lyrical Ballads (Lirik Baladlar) 1798 adlı bir şiir kitabı yayımladılar.



Romant

...Tümünü okumak için linke tıklayınız.Samuel Taylor Coleridge,

Resim:Stc1795.gif
thumb
200px
Samuel Taylor Coleridge

...Tümünü okumak için linke tıklayınız.Percy Bysshe Shelley ve



...Tümünü okumak için linke tıklayınız.John Keats da bu çizgide yer alır. Çizginin en kalın yerinde ise

John Keats (31 Ekim 1795-23 Şubat 1821). İngiliz şair.

...Tümünü okumak için linke tıklayınız.Lord Byron bulunur.





Image:Lord Byron in Albanian dress.jpg
thumb
200px
Lord Byron



...Tümünü okumak için linke tıklayınız.

Alman edebiyatında

Alman edebiyatı başlangıcı İsa'nın doğumundan önceki çağlara kadar uzanır. Bu çağların başlıca ürünleri, o-yun ve düğün şarkıları, ağıtlar, eğlendirici fıkralar ve kahramanlık destanlarıdır. Bugünkü Alman ...

...Tümünü okumak için linke tıklayınız.18. yüzyılın ikinci yarısında

18. yüzyıl olayları, ölümler, doğumlar ve diğer önemli gelişmeler

...Tümünü okumak için linke tıklayınız."coşkuculuk" hareketiyle birlikte gelişir. Bu hareketin öncüleri Klopstock ve Herder romantizmin müjdesini verir. Ancak,

D. G. Herder. Gerçek bir tarih felsefesinin bir anlamda kurucusu sayılabilecek olan 19. yüzyıl Alman düşünürü. Tarihte, belirleyici öğenin genel olarak insan değil de, şu ya da bu türden insanın genel özellikleri olduğunu savunan ve bu iddiasıyla da, aynı zamanda antropolojinin babası olarak görülen Herder, organik bir doğal evrim görüşü geliştirmiştir. Bu anlayışa göre, doğa da tarih de, sürekli olarak dönüşen, yani oluş hali içinde olan alanlardır. Tarih, doğanın bir alanı ol

...Tümünü okumak için linke tıklayınız.Alman edebiyatında romantizme giden kapıyı dünya edebiyatının en büyük isimlerinden biri olan

Alman edebiyatı başlangıcı İsa'nın doğumundan önceki çağlara kadar uzanır. Bu çağların başlıca ürünleri, o-yun ve düğün şarkıları, ağıtlar, eğlendirici fıkralar ve kahramanlık destanlarıdır. Bugünkü Alman ...

...Tümünü okumak için linke tıklayınız.Johann Wofgang Goethe açmıştır."Genç Werther'in Acıları" romanında Goethe döneminin acılarını duygusal bir dille anlatmıştır. "Wilhelm Miester" ve "Wilhelm Miester'in Seyahat Yılları" adlı eserlerinde toplumun yeniden düzenlenmesi sorununa dokunur. Ama onun en büyük eseri "Faust"tur. Goethe'nin açtığı yoldan ilerleyen Friedrich von Schiller ise yapıtlarında özgürlük, isyan, doğa, ihtilal gibi romantiklerin yaslandığı temel kavramları yadsımadan, tarih olgusunu zenginleştirmiştir. "Haydutlar", "Hile ve Sevgi", "Mary Stuart" ve "Wilhelm Tell" gibi yapıtlarında despot yönetime başkaldırma temalarını işleyen Schiller'in bu tarihi yönelimi, daha sonraki Alman romantiklerini de geliştirmiştir. Romantizmin Alman şiirindeki öncüsü ise



...Tümünü okumak için linke tıklayınız.Heinrich Heine'dir.



Romantizm

Christian Johann Heinrich Heine (13 Aralık, 1797 - 17 Şubat 1856), 19. yüzyılın en ünlü Alman şairlerinden biridir.

...Tümünü okumak için linke tıklayınız.Fransız edebiyatında daha yaygın bir özellik gösterir.

Öbür Batı edebiyatları gibi, gerçek anlamı ile Fransız edebiyatı, Rönesans devri ile başlar. XV. yüzyılda ...

...Tümünü okumak için linke tıklayınız.François Rene de Chateaubrian,roman, deneme ve gezi yazıları türünde eserler kazandırmıştır Fransız edebiyatına. Fransızların dünya edebiyatına kazandırdığı ve bu akımın öncülerinden olan Victor Hugo'dan başka; Benjamin Constant,

Huguenotslarin soyundan gelme Fransız göçmen bir ailenin cocugu olan Constant ,bir çok özel ogretmenden ders almis ayrica University of Erlangen, Bavaria, ve University of Edinburgh, da egitim almistir. Çeşitli aralıklarla Fıransa, Isvicre, Almanya ve Ingilterede yasamini surdurmustur..

...Tümünü okumak için linke tıklayınız.Alphonse de Lamartine,

Alphonse Marie Louise Prat de Lamartine (Alphonse-Marie-Louis de Prat de Lamartine) (21 Ekim, 1790 - 28 Şubat, 1869) Fransız yazar, şair ve politikacı.





...Tümünü okumak için linke tıklayınız.Alfred de Vigny,

Ünlü

...Tümünü okumak için linke tıklayınız.Alfred de Mussed ve Theophile Gautier sayılabilir.





Pierre Jules Thí©ophile Gautier (30 Ağustos 1811 - 23 Ekim 1872) Fransız şair, oyun yazarı, romancı, gazeteci ve edebiyat eleştirmeni.



...Tümünü okumak için linke tıklayınız.

İtalyan edebiyatında romantizm akımı içinde anılması gereken isimler; Alessandro Manzonil ve Giacomo Leopardi'dir.



...Tümünü okumak için linke tıklayınız.Rus edebiyatında ise Byron ve Schiller'den etkilenen Aleksandr Puşkin, Rus toplumunun renkliliğinden de yararlanarak bu akımı zenginleştirmiştir.



Romantizm

Rus edebiyatı, Fransız edebiyatının etkisinin görülmeğe başladığı yüzyıl olan XVIII. yüzyıla kadar dinle ilgili ...

...Tümünü okumak için linke tıklayınız.Türk edebiyatı üzerinde de etkili olmuş, özellikle

Türkler'in tarih boyunca oluşturdukları sözlü ve yazılı edebiyat geleneğini ve bu geleneğin ürünlerini içerir. Türk edebiyatı tarihsel gelişimi içinde üç ana bölümde incelenmektedir: İslamlık'tan önceki Türk edebiyatı, İslam uygarlığı etkisinde gelişen Türk edebiyatı, batı uygarlığı etkisinde gelişen Türk edebiyatı. Bu sınıflandırma Türkler'in girdikleri din ve kültür çevrelerinin belirleyici etkisi göz önüne alınarak yapılmıştır.

...Tümünü okumak için linke tıklayınız.Tanzimat Dönemi yazarları bu akımı çağrıştıran eserler vermiştir. Victor Hugo'dan etkilenen Namık Kemal bu dönemin en etkili yazarlarındandır.



19. yüzyılın ilk yarısında, biraz da Aydın­lanmaya bir tepki olarak gelişen akım ya da hareket olarak romantizm, farklı ülkelerde farklı görünümler almıştır. Örneğin, İngilte­re’de tamamen estetik bir fenomen, bir sanat hareketi olarak ortaya çıkan romantizm Fran­sa’da, Rousseau’nun etkisiyle, toplumsal uz­laşıma karşı bir protesto olarak gelişmiş, ha­reketin estetik boyutu daha sonra ortaya çıkmıştır. Buna göre, sanatta romantizm do­ğaya yönelik temelli bir ilgiyle belirlenen, doğal fenomenleri doğrudan ve aracısız bir biçimde kavramayı temele alan akım ya da tavrı ifade eder. Sanatta klasisizme karşı çıkan romantizm bu nedenle, tüm formları, kuralları ve uzlaşımları yapay oluşumlar ve doğanın gerçek anlamını ve ifadesini kavra­madaki engeller olarak görür, içtenliğin, ken­diliğindenlik ve tutkunun önemini vurgular. Sanatın, idealleştirme ya da genelleme olma­dan, tikel ve somut olana yönelmesi ve doğa­nın uyandırdığı duyguları gözlemesi ve ak­tarması gerektiğini belirtir.



Almanya’da ise, önceleri bir sanat hareke­ti olarak ortaya çıkan romantizm, kısa bir süre içinde bir dünya görüşü ya da felsefe hareketi olarak romantizmin doğuşunda 1800’lü yıl­larda ortaya çıkan endüstrileşme ve kentleş­menin, ve dolayısıyla yaşanan hızlı ve radi­kal değişimin etkisi büyük olmuştur. işte bu çerçeve içinde, Romantik felsefenin gerisin­de, statik bir varlık ya da dünya görüşünden çok, yaratıcı bir sürece işaret eden varlık an­layışı yer alır.



Yine Romantik felsefenin doğuşunda, Aydınlanma projesinin fiilen çöküşü, Ay­dınlanmanın toplum, ahlâk ve siyaset teorisinin yetersizliğinin farkına varılması büyük bir etki yapmıştır. Bu nedenle, Romantik fi­lozoflar, Aydınlanmanın katı ve kuru bilimciliği yerine estetikçi bir tavır benim­semişlerdir. Başka bir deyişle, yaratıcı süre­cin, yapma ve analitik olan akıl tarafından değil de, duygular ve sezgi yoluyla anlaşıla­bileceğini savunan romantik felsefe, düzenli, rasyonel ve ölçülü olana karşı çıkarken, doğ­rudan ve aracısız duyumlarla, yoğun duyguların önemini vurgulamışlardır.



Buna göre, romantik felsefe, yanlış ve ikinci dereceden bir güç olarak gördüğü akla şiddetle karşı çıkar, aklın yaptığı tüm ayırımların yapay olup, gerçekliği parçaladığını ve anlaşılmaz hale getirdiğini savunur. Başka bir deyişle, romantizmde rasyonel analiz ya da deneysel araştırmanın yerini sezgiye ve duyguya beslenen güven, bilimin yerini doğa felsefesi alır. Romantikler Aydınlanma çağı­nın kuru akılcılığına şiddetle karşı çıkıp, do­ğanın gizlerine, bilim adamının matematiko fiziksel yöntemleriyle değil de, yaratıcı coşum yoluyla nüfuz edilebileceğini savun­muş ve sonsuzluğa erişmenin yolları olarak, aşkı, doğaya tapmayı, dini tecrübeyi ve artis­tik yaratıcı faaliyeti göstermişlerdir.



Aydınlanmanın benler ve şeyler olarak ikiye böldüğü evrenin büyüklüğü ve sınırsız­lığından etkilenen romantik düşünürler, evre­ni canlı, sürekli ve dinamik bir bütün olarak değerlendirmişlerdir. Yine, Aydınlanmanın, doğanın tüm diğer yaratıklarından farklı ola­rak bir akla sahip olduğu için biricik olduğu­nu söylediği insan söz konusu olduğunda, Romantizm, aklı küçümsediği için, insanı doğanın bir parçası olarak değerlendirmiştir.



Romantizm,

Osmanlı siyasi tarihinde 1839'da Tanzimat Fermanı'nın ilanından, 1876'da 1. meşrutiyetin ilanına kadar geçen döneme verilen isimdir.

...Tümünü okumak için linke tıklayınız.siyaset felsefesinde ise, ev­renselciliğin yerine milliyetçiliği öne çıkar­mıştır. Onda, Özgür ve eşit bireylerden mey­dana gelen toplum idealinin yerini, her insanın konumunu bildiği, geleneksel kökle­ri olan organik bir cemaat ideali alır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder