Sezgi; bir bütünü bir bakışta doğrudan kavrama, sezip keşfetmedir.
Entüistyonist filozoflara göre, rasyonel bilgi nesnenin gerçek özünü veremez.Sezgiye önem veren düşünürler,rasyonel bilginin uygulama ve eylem için önem taşıdığını kabul eder. Fakat akla dayanan bilgi, onlara göre sezgisel bilginin tamlığından ve kesinliğinden yoksundur.
Bu anlayış ortaçağda büyük İslam Filozofu Gazalinin felsefesinde görülür ayrıca 19. y.y da Hegel rasyonalizmine tepki olarak Bergson’un felsefesinde ortaya çıkmıştır.
Gâzali (1058-1111):Gazali bilim ve felsefeye kuşku ile bakmış, bunların tutarsızlıklarla dolu olduğunu savunmuştur.
O’na göre insan bilgi yolunda duyulardan da akıldan da yararlanabilir fakat bu yetiler insana gerçek varlığın bilgisini veremez.Zira, gerçek ve kesin bilgi, sezgi yolu ile elde edilir. Bu bilgi türü insanın gönlüne yüce ve manevi bir algı olarak iner.
Gâzali’ye göre insanda iki göz ya da iki akıl vardır. Birincisi fiziki göz yada akıldır. İnsan bununla maddi dünyaya yönelir ve bir takım bilgilere ulaşır. Bu göz bilim ve felsefeyi kuran akıl gözüdür (akıldır) insan için yeterli değildir.
İkincisi ise kalp gözüdür. Kalp gözü manevi olduğu için insan kalbin manevi sezgisiyle gerçekleri bütün açıklığıyla kavrar.Var olan her şey sezgi yoluyla aracısız ve bütün açıklığıyla aynadaki gibi görünür. İnsanın kalp gözünü gereği gibi kullanabilmesi için onu temizlemesi yani arzularının baskısından kurtulması gerekir. Kalp gözü açılan kimse bilim ve felsefe yoluyla kavrayamadıklarını da açık seçik kavrar.
Henri Bergson (1859-1941): O’na göre gerçeklik hayattır, süredir.Bunu sadece sezgi kavrayabilir. Her şey değişip geliştiği için gelecek geçmişin aynı olamaz.Bu nedenle var olmak olgunlaşmaktır.Gerçeklikteki bu yaratıcı evrimi yalnızca sezgi anlayabilir.
Bergson bu nedenle materyalizm ve rasyonalizme karşı çıkar. Bergson’a göre bilmenin birbirinden ayrı iki yolu vardır:
1-Bilimlerde geçerli olan analitik;Mekan kavramını temel alan bilme tarzıdır. Gerçekliğin statik olduğu düşünülür.Bilimler varlığı parçalara ayırarak(analiz) bölüm bölüm inceledikleri için varlığın özüne nüfuz edemez.
2-Varlığın özüne nüfuz eden sezgi;Zamanı süreyi temel alan bilme türüdür..Gerçekliğin bizzat kendisini bilme imkanı verir.Sezgi dile getirilemez ancak yaşanır.Bir nota başka bir nota içinde kaybolurken biz musikinin akışına kendimizi bırakırız. Böylece süre, zaman, gelişme dinamik olarak statik olan mekanın üstüne çıkmıştır.
Bergson’a göre;i nsanda zeka ve içgüdü olmak üzere iki yeti vardır. Zeka evreni tanımamız için değil ona egemen olmamız için yaratılmıştır. Bu nedenle sadece madde aleminde geçerlidir. Hareketli olanı durdurarak bölümlere ayırıp inceler. Pozitif bilimler zekanın ürünüdür. Oysa hareketli olan gerçeği tanımak için başka bir yetiye yani içgüdüye ihtiyaç vardır. İşte sezgi bu zeka ve içgüdünün bileşkesidir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder